Bölgesel ve uluslararası gelişmeler sebebiyle Türkiye'den Ortadoğu ve Doğu Akdeniz politikasında değişim sinyali geldi.
Son zamanlarda Türkiye’nin dış politikasında özellikle Mısır, Suudi Arabistan ve İsrail Rejimi’ne karşı bir hareketlilik izleniyor. İlişkilerini normalleşme yoluna adımlar atan Ankara yönetimi, Suriye'ye karşı da böyle bir adım atma ihtimali var mı diye merak edliyor.
Ancak Mehr Haber Ajansı'na konuşan Siyaset Bilimci Prof. Dr Barış Doster, "Son haftalarda Mısır, İsrail ve Suudi Arabistan’la gözlenen yakınlaşmadan sonra, Türkiye-Suriye ilişkilerinde de normalleşme adımlarının atılması yüksek ihtimaldir." dedi.
Aşagıdaki yazıda Doster'in değerlendirmelerini okuyabilirsinizi:
1- Son zamanlarda Türkiye’nin dış politikasında özellikle Mısır, Suudi Arabistan ve İsrail Rejimi’ne karşı bir hareketlilik izleniyor. Bazı uzmanlar; Türkiye’nin Mısır, Suudi Arabistan ve İsrail’e yönelmesinin, Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı yalnızlaştırma çabasına karşı adım olduğu kanaatinde. Siz ne düşünüyorsunuz?
Türkiye; uzun zamandır Doğu Akdeniz’de yalnız. Bunun hem Türkiye’nin izlediği politikalarla ilgisi var hem de Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, bir yanlarına İsrail, diğer yanlarına Mısır, arkalarına da ABD emperyalizmi ve Avrupa Birliği emperyalizmini alarak izledikleri Türkiye karşıtı siyasetle ilgisi var. Üstelik Suudi Arabistan ve onun öncülük ettiği Fars Körfezi'neki Arap rejimleri de, Türkiye karşıtı cepheyi destekliyorlar. O yüzden son haftalarda Türkiye’nin Mısır’la, Suudi Arabistan’la, İsrail’le ilişkilerini geliştirme çabası dikkat çekiyor.
2- Bildiğiniz gibi Türkiye ile Mısır arasında diplomatik temaslar başladı. Peki, neden yıllar sonra Türkiye, Mısır’la ilişkisini normalleştirmeye karar verdi? İki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi AKP’nin Mısır’a özellikle İhvan-ı Müslimin’e karşı olan tutumunu nasıl etkileyecektir?
Türkiye’nin Mısır’la yakınlaşması, gecikerek de olsa ilişkilerin normalleşmesi, olumludur. Bu tavır değişikliği; yukarıda da söylediğim üzere, Türkiye’nin bölgedeki yalnızlığının yarattığı bir zorunluluk. Hükümetin, İhvan-ı Müslimin örgütüne yönelik bakışı nedeniyle, Mısır’la yıllardır gergin olan Türkiye’nin bu örgüte karşı nasıl bir tavır geliştireceğini önümüzdeki günler gösterecek. Bu politika değişikliği, İhvancılığın dış politikada başarısız olduğunun kabulü olarak yorumlanabilir.
3- Suriye’de iç savaşın başlamasıyla birlikte Ankara- Şam hattında gerilim başladı. AKP’nin Suriye devletine karşı şu anki politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce Türkiye’nin Suudi Arabistan ve Mısır’la diplomasi ilişkilerinin başlamasıyla birlikte Ankara- Şam ilişkilerinin tekrardan başlaması ihtimali var mı?
Türkiye; uzun zaman Suriye siyasetinde çok hata yaptı. Suriye lideri Esad’ın devrilmesi için çalışmak, bu ülkenin içişlerine karışmak büyük yanlışlardı. Sonra, Türkiye, Rusya ve İran Astana Platformu’nu oluşturdular. Türkiye, izlediği Suriye siyasetini tamamen olmasa bile, bir ölçüde değiştirdi. Fakat Esad karşıtlığı devam etti. Son birkaç yıldır Türk ve Suriyeli yetkililerin temas ettiklerini, Moskova’da iki ülkenin istihbarat örgütünün başkanlarının buluştuğunu basından öğrendik. Türkiye’nin, İran’ın, Irak’ın ve Suriye’nin şunu görmesi gerekli: Dört bölge ülkesi için de asıl büyük tehdit, ABD emperyalizmidir. Bu dört ülkeden birinin bölünmesi, parçalanması, diğer üçünün de bölünme ve parçalanmasının önünü açar.
Ayrıca Türkiye’de, sayıları 5 milyona yaklaşan geçici koruma statüsüne sahip Suriyeli yaşıyor. Bu da Türkiye’nin ekonomik ve toplumsal yapısı üzerinde büyük bir yüktür. Türkiye’nin, 911 kilometre sınıra sahip olduğu Suriye ile doğrudan temas kurması; Suriye’nin bağımsızlığı, bütünlüğü, egemenliği ve siyasal birliğini desteklemesi; Suriye dahil olmak üzere bölgede faaliyet gösteren ABD emperyalizmi destekli terör örgütlerine karşı, tüm bölge ülkeleriyle birlikte mücadele etmesi gerekir.
Son haftalarda Mısır, İsrail ve Suudi Arabistan’la gözlenen yakınlaşmadan sonra, Türkiye – Suriye ilişkilerinde de normalleşme adımlarının atılması yüksek ihtimaldir.
4- Son zamanlarda Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı bazı açıklamalarda İran’a karşı uygulanan yaptırımların kaldırılması gerektiğini söyledi. Siz bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
ABD; emperyalist bir devlettir. Dünyada insan hakları, demokrasi, özgürlük ve hukuktan bahsedecek son devlet ABD; son kişi ise ABD başkanıdır. O nedenle herkesin İran’a yönelik ABD yaptırımlarının kaldırılmasını savunması gerekir. Ben bir Atatürkçü, bir Cumhuriyetçi, bir sol Kemalist olarak, bölge ülkelerinin, komşu ülkelerin, mazlum milletlerin, Ortadoğu ülkelerinin, Avrasya güçlerinin, Türk dünyasının, ABD kaynaklı tehditlere karşı işbirliği yapmaları gerektiğini düşünüyorum.
yorumunuz